20 Ocak 2018 Cumartesi

BİR TAVSİYE: Yarıyıl Tatilini Verimli Geçirmenin Yolları

Yarıyıl tatili bütün öğrenciler için heyecan verici bir dönem ve yeni bir başlangıç yapma fırsatıdır. Hepimiz bundan önceki diğer bütün yarıyıl tatillerinde altından kalkamayacağımız yoğun çalışma programları hazırlamışızdır. Yarıyılı verimli geçirebilmek için elbet bir programa ihtiyacımız var. Ancak bu program bu zamana kadar gördüğünüz bütün konuları yalayıp yutmak gibi gerçekçi olmayan bir amaca dayanmamalı. Çok uzatmadan gelelim taktiklerimize :)


1.) Zayıfları kafaya takmayın.

Burada kafaya takmamakla kastım umursamamak değil. Zamanı geri alma şansınız olsaydı bile belki bu zayıfları düzeltemeyecektiniz. Ama gelin görün ki böyle bir şansımız da yok. Dolayısıyla harekete geçip ne yapacağımızı düşünmektense kendimizi suçlamak hiçbir işe yaramayacak.

Burada bir dipnot geçmek istiyorum. Yalnızca çok çalıştın ve olmadıysa kendini suçlama, çalışmadıysan zaten suçlusun demiyorum asla. Her ne olursa olsun insan olduğunu unutma. Hata yapmak doğamızda var önemli olan ders çıkarabilmek. (Çok klişe oldu ama :))

2.) İki haftalık kalkınma planı hazırlayın.

Bana göre plan hazırlamak çok kişisel bir konu. Bir plan birinde çok faydalı olurken diğerinde hiçbir işe yaramayabilir. Dolayısıyla kendinize uygun gördüğünüz planı en iyi kendiniz bilebilirsiniz.  Benim en çok faydasını gördüğüm ise haftalık planlama sistemi. Yani hedefinizi "Günde 50 soru çözeceğim." değil de "Bu hafta 350 soru çözeceğim." şeklinde yapmanız. İsterseniz bugün 10 soru çözersiniz yarın 60 soru. Ama haftanın sonunda hedefinize ulaşmış olursunuz.

3.) Ulaşabileceğiniz hedefler koyun.

Kendimize hedefler koyarken en çok yaptığımız hata kendimize karşı çok acımasız olmamız. Ocaktaki suyun altını ne kadar açarsanız açın 0 dereceden 100 dereceye atlamaz. Aradaki dereceler daha hızlı geçer o kadar. O yüzden kendinize birden bire 100 olma hedefi koymayın. Başlangıçta 20 olun belki de 50. Hatta belki de 1. 
Daha açık konuşmak gerekirse. Hedefiniz "Bu hafta türev konusunu bitireceğim." de olabilir. "Bu hafta 50 soru çözeceğim." de. Önemli olan aynı yerde saymaktansa ufak da olsa bir adım atmış olmak.

4.) Mutlaka bir kitap bitirin.

İnce, orta, kalın. Tarih, edebiyat, felsefe, aşk, bilim kurgu, fantastik... Hiç farketmez yeter ki en az bir kitap bitirin. Kitap okumanın faydalarını saymama gerek yok herhalde :)

5.) Kendiniz için farklı mekanlar keşfedin.

Zayıflar çok veya dersleriniz kötü diye kendinizi cezalandırıp eve kapanmaya kalkmayın. Kendinize sadece tatilde değil daha sonra da takılabileceğiniz, bir kahve içebileceğiniz, ders çalışabileceğiniz mekanlar keşfedin. Ama bunun için bazı kriterler var. Örneğin çok tatlı bir kafe bulmuş olabilirsiniz ama bir masasında 3-4 saat oturup ders çalışmak için sürekli çay kahve içmeniz gerekecekse bu cebinize de zarar verir. Ya da yol kenarındaysa etraftan geçen insanlar sürekli dikkatinizi dağıtabilir. O yüzden uzun saatler çalışmanıza engel olmayacak, oturmanız karşılığında sizden sürekli bir şeyler yiyip içmenizi istemeyecek yerler keşfetmeye çalışın.

6.) Enerjinizi atmanın bir yolunu bulun.

Şehir hayatında maalesef her zaman kendimizi bir deniz kenarına, ağaçlı bir yola atamıyoruz. Ya da her yer bisikletimizi alıp bir tur atmaya uygun olmuyor. Ama içimizde biriken enerjiyi, fazla elektriği atmanın bir yolunu bulmamız gerekiyor. Bu yüzden bunun bir yolunu bulmalısınız. Bu spor yapmak olabilir.(Asla spor salonuna yazılmak zorunda değilsiniz.) Dans etmek, şarkı söylemek, çizim yapmak, bitkilerle uğraşmak, bir hayvan beslemek, pasta-kek yapmak, içinizdekileri yazmak... Bunu sonsuza kadar uzatabiliriz. Önemli olan ulaşması çok zor olmayan, size iyi gelen şeyi bulmak.

7.) Doktora gidin.

Şaka değil canım. Kabul edelim hangimiz düzenli besleniyoruz, sağlımıza dikkat ediyoruz? Uykumuzu bile alamıyoruz değil mi?  Eğer herhangi bir sağlık şikayetiniz varsa daha fazla ertelemeyin ve doktora gidin. Eğer bir şikayetim yok diyorsanız bile uzun süre doktora gitmediyseniz bir doktora gidin ki herhangi bir vitamin, mineral eksikliği ya da başka bir şey varsa ilerlemeden önünü almış olursunuz.


Yarıyıl tatilinin sadece 'zayıfları düzeltmek' anlamına gelmediğini ve öyle görülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu arınma, dinlenme, yeniden başlama heyecanı veren bir süreç. İlk yarıda ters giden şeyleri tespit edip bunların yerine daha iyilerini koymak gerekir. Einstein ne demiş:" Hep aynı şeyi yaparak farklı bir sonuç elde edemezsiniz." 

Son olarak söylemek istediğim şey. Kendinize karşı nazik olun. Bir şeyi yapamamak aptallık göstergesi değildir. Ya o konuda yeteneğiniz yoktur, ya yeterince iyi bilmiyorsunuzdur, ya da yeterince denememişsinizdir. Her şeyi yapamayacağınızı da aklınızdan çıkarmayın. Ama "Yapabilmek için her şeyi yaptım." demeye çalışın. 

Güzel bir tatil olmasını diliyorum. :)

13 Ocak 2018 Cumartesi

BİR KİTAP: Mutluluk Tuzağı- Russ HARRIS. Mücadeleyi Bırakın Yaşamaya Başlayın!

Mutluluk Tuzağı, anksiyete, depresyon, stres, olumsuz duygu ve düşüncelerle başa çıkmaya yardımcı olmak amacıyla yazılmış. Ancak benim düşüncem bu kitabı bütün insanların okuması gerektiği. Uygulayın ya da uygulamayın. Katılın ya da katılmayın. Kitabın ana konusu olan ACT (Acceptence and Commitment Theraphy) yani Kabul ve Kararlılık Terapisi, gerçekten modern psikoloji algısını derinden sarsan bir yaklaşım biçimi. Fikir babası Steven Hayes olmakla beraber bu kitabın yazarı Steven Hayes’ten fazlasıyla etkilenen psikolog Russ Harris.

Kitabın gidişatını şöyle özetleyeyim. Öncelikle zihnimizin evrimleşme sürecinden bahsediliyor. Yani mutlu olmak peşinde ne kadar koşuyorsak öfke, keder gibi rahatsızlık verici duygulardan aynı hızla uzaklaşmaya çalışmamızın nedenlerinden. Sonrasında mutluluğun ne olduğu, mutluluk tuzağını nasıl kurduğumuz, duygu ve düşüncelerimizi kontrol etme çabalarımız ve bunun sakıncaları. ACT`ın ne olduğu, nasıl kullanıldığı ve yöntemleri. Son olarak da kendimize değerlerimiz doğrultusunda bir hayat kurmamız konusunda yardım ederek kitabı sonlandırıyor yazar.


PEKİ NEYİN NESİDİR BU MUTLULUK?

Mutluluğun birbirinden farklı iki anlamı olduğu söyleniyor.

1)Zevk, memnuniyet, haz hissi.
2) İçsel anlamda zengin, dolu ve anlamlı bir hayat sürmek.

ACT mutluluğun ikinci anlamını esas alıyor. Bizim için önemli olan değerleri keşfedip, hayatta savunduğumuz şeyler doğrultusunda hareket ettiğimizde zengin ve anlamlı bir hayat yaşayacağımızı ve doğal olarak her ne kadar keyifli duygular hissedeceksek aynı zamanda keder, korku ve öfke gibi rahatsızlık verici duyguları da hissedeceğimizi söylüyor. 

"ACT’ın amacı; kaçınılmaz olarak başınıza gelebilecek acılarla etkin bir şekilde başa çıkarken zengin, dolu ve anlamlı bir yaşam sürmenize yardımcı olmaktır.”

Mutluluk tuzağının ne olduğu ve bu tuzağı nasıl kurduğumuza bakalım bir de. Düşününce o kadar mantıklı geliyor ki… Küçüklüğümüzde dinlediğimiz masallardan tutun da izlediğimiz filmlere, dizilere, okuduğumuz kitaplara kadar karşılaştığımız sonuç çoğunlukla mutlu son. Dolayısıyla beklentilerimiz hep mutluluk üzerine oluyor. Mutluluğun insanın olması gereken normal bir hal olduğunu düşünüyoruz. Keder, öfke gibi duyguları hissettiğimizde ise kendimizde bir sorun olduğunu düşünmeye ve isyan etmeye başlıyoruz. Bu rahatsızlık veren duygu ve düşünceleri istemiyoruz ve bunlardan uzaklaşmak için elimizden geleni yapıyoruz. İşte mutluluk tuzağı burada oluşuyor.

“Mutluluğa ulaşmak için, olumsuz duygu ve düşüncelerimizden kaçınmaya veya kurtulmaya çalışıyoruz. Ama ne kadar çok çabalarsak o kadar fazla kötü duygunun oluşmasına yol açıyoruz.”

“Çözüm, sorunun ta kendisidir.”

PEKİ ÇÖZÜM NASIL OLUYOR DA SORUN HALİNE GELİYOR?

Bunu daha iyi anlayabilmek için kitapta çok güzel bir örnek verilmiş:
 Normal ve sağlıklı bir ciltte oluşan geçici bir kaşıntı için kaşımak iyi bir çözümdür. Ancak ciltte anormal bir kaşıntı olduğunu düşünürsek-örneğin  suçiçeği, kızamık, zona gibi rahatsızlıklardan kaynaklanan kaşıntı- kaşımak daha fazla zarara yol açacaktır. Yani çözüm, sorunun kendisi haline gelmeye başlar. Bu duruma en bilinen adıyla “kısır döngü” deniyor.

Başka bir örnek daha verelim:
Deniz, kilolu olduğu için arkadaşları arasında kendini yetersiz, çirkin ve ezik hissediyor. Böyle hissetmek istemediği için arkadaş ortamına daha az katılmaya başlıyor. Bir süre sonra kendini yalnız hissetmeye başlıyor ve kendini daha fazla yemeğe veriyor. Bu doğal olarak ona daha fazla kilo aldırıyor ve Deniz kendini bir de pişman hissetmeye başlıyor. Tüm bunlar onda daha fazla rahatsızlık verici duygu ve düşünceye yol açıyor. Sonuç olarak yine “kısır döngü”.

“ACT’ta düşüncelerle ilgili  olarak bizi esas ilgilendiren şey bunların doğru ya da yanlış olmaları değil, bize faydalı olup olmadıklarıdır.”

ACT, duygu ve düşüncelerimizi yalnızca bize bir fayda sağlıyorsa dikkate almamız gerektiğini savunuyor. Deniz “Çok şişmanım.” düşüncesini daha düzenli ve sağlıklı beslenmek ve spor yapması konusunda bir uyarı olarak dikkate alırsa bu düşünce ona bir fayda sağlayacaktır. Yani olumsuzdur ancak fayda veren bir düşüncedir.

ACT , altı temel ilkeye dayanarak iki ana hedefe ulaşmaya yardımcı olacaktır:
  •          Acı veren duygu ve düşüncelerle etkili bir şekilde başa çıkmak.
  •         Zengin, dolu ve anlamlı bir yaşam sürmek.

Bu altı temel ilke şu şekilde;
  1.         Ayrışma
  2.         Yer Açma
  3.         Ana Odaklanma
  4.         Gözlemleyen Benlik
  5.         Değerler
  6.       Değer Odaklı Eylemler 

Bu kitapta en sevdiğim şey, bizim bir insan olduğumuz gerçeğini sıkça vurgulaması. Yani mutluluk da doğamızda var hüzün de, korku da, kaygı da. Kendimizi yalnızca mutlu olmanın normal olduğuna ve hayat boyu amacımızın mutluluk olmasına öyle odaklamışız ki insan olduğumuzu unutuyoruz. Mutluluk peşinde o kadar koşuyor ve rahatsız edici duygulardan öylesine kaçıyoruz ki içinde bulunduğumuz anın, sahip olduklarımızın kıymetini bilemiyoruz. Hayatta değer verdiğimiz istikametten sıklıkla şaşıyor hatta çoğunlukla o istikameti asla bulamıyoruz.

Yazarın sıklıkla vurguladığı bir başka şey de ACT ve yöntemlerinin kişiler tarafından denenmesi, işe yaramadığını düşündüğü bir yöntemi uygulamak zorunda olmadığı. Yani yine insan olmanın gerektirdiği gibi kitapta yazan her yöntem herkeste işe yaramayabilir. Bu yöntemleri hayatımızın gidişatında bazen tamamen unutabiliriz. Bazen işe yarayan bir yöntem başka bir zaman hiç işe yaramayabilir.

İşte bu samimiyet kitabı daha da okunabilir yapıyor. Yazar sizinle sohbet ediyormuş gibi her şeyi açıklayarak, örnekler vererek, deneyler yaptırarak hatta gerektiği yerlerde kitabı okumaya ara vermenizi söyleyerek size yol gösteriyor.


Daha çok okumak dileğiyle… :)